Arif Hocam çok teşekkür ederiz bu video için, anlatılmak istenen çok güzel anlayana, Allah'tan umut kesilmez Sen dua et, Hayati hocamızı da fırsat buldukça dinlemeye izlemeye çalışıyoruz. Çok teşekkür ederiz, Emeğinize sağlık.
Şems güneş manasını ifade eden bir kelime. Arapça kökenli bir kelime. Uzun zamandan beri kültür coğrafyamızda kullanılan isimlerimiz arasında yerini almış: Şems, Şemsi, Şemseddin vesaire. Şems ismi ile müsemma olan üç Şems var ki, bunlar tarih ve kültürümüzde yeni ufuklar açan şahsiyetler. Bu üç şahsiyetten Şems-i Tebrizi’yi Mevlana Celaleddin Rumi ile, Akşemseddin’i Sultan Fatih ile irtibatından biliriz. Fakat bir Şems daha vardır ki, O’nu bilenlerimizin sayısı azdır. Bu kişi Şemsi Sivasi Hazretleridir. Şu anda Sivas’ta medfun olup 4. Mehmed devrinde yaşadığı bilinmektedir. Bu yazıda Anadolu’nun üç Şems’i hakkında kısa bilgi verilecektir. Şemsi Tebrizi Hazretleri Çoğumuzun Hz. Mevlana Celaleddin Rumi ile dostluğundan bildiği bir şahsiyet Şemsi Tebrizi hazretleri. Asıl ismi Mevlana Muhammed olan Şemsi Tebrizi hazretleri bugün İran hudutları içinde olan Tebriz’de dünyaya gelmiştir. Küçük yaşlardan itibaren din ilimlerinde gösterdiği kabiliyetle dikkat çekmiş, kendisin
Mayıs ayının ortalarına doğru, bahar serinliğinin yerini güneşe bıraktığı, baharın coşkusunun kainata yayıldığı günlerdi. Dağlar, ovalar yeşilliğe bürünmüş, çiçekler kainatı süslerken, sular yuvasından taşmaya başlamıştı. Bu günlerden birinde, bir kozalak düşüverdi toprağa. Sımsıkı tutunduğu, ayrılacağını hiç düşünmediği dalından kopuverdi bir anda. Hiç beklemediği bir vakitti, her geçen dakika kozalaklar dalından kopup gidiyor, gidenleri görüyor fakat bir gün kendisinin de dalından kopacağını düşünmüyordu. Açılmaya başlayan pullarının güzelliğiyle övünüyor, açılan pulların toprağa gidişin habercisi olduğunu bilmiyordu. Uzun ince yapraklara kendisinden övgüyle bahsediyor, pullarının güzelliğini anlatarak kendini şenlendiriyordu. Derken toprağa düşme sırası kendisine gelmişti işte.
Teknoloji hızla gelişiyor. Gelişmeye devam ediyor. Gelişen teknolojinin bir çok noktada hayatımızı kolaylaştırdığına şüphe yok. Teknoloji, hayatımıza yenilikler ve kolaylıklar getirirken aynı zamanda bazı sıkıntıları da beraberinde getiriyor. Bu kolaylıklara alışırken tembellik başta olmak üzere çeşitli sorunlar ile karşılaşıyoruz. Mesela, asansör sayesinde merdiven çıkmaya, araba ile yol yürümeye, telefon ile hafızamızı kullanmaya üşenir hale geldik. Bu üşengeçliğin vücudumuza mutlaka zararı oluyor. Vücudumuzun ihtiyacı olan hareketliliği tembelliğimiz yüzünden sağlamıyoruz. Asansörün, arabanın hayatımıza kattığı kolaylık çok güzel. Ama atalarımızın dediği gibi; ' işleyen demir pas tutmaz' . Vücudumuzu da işlek tutmamız lazım. Bunun için her gün biraz yürüyüş veya spor yapmak yeterli olabilir belki. Tembelliğimizin bir de bilişsel boyutu var. Şöyle ki, eskiden hafızamızda tuttuğumuz telefon numaraları, adresler vs. şimdi telefonumuzda kayıtlı. Bir olayın tarihini an
4 gündür ben de aynı hâl içindeyim hocam. Dediğiniz gibi Rabbimiz ihmal etmeyecektir. Hayati Hocamın bu anlatımını da yeni dinledim. Teşekkürler...
YanıtlaSilHayati Hoca'nın bu anlatımı ibretlik.
SilDuygu ve düşüncelerinize canı gönülden katılmaktayım
YanıtlaSilYazsam tesiri yok yazmasan gönlüm razı degil....
İş yerinde açılmıyor izleyemedim ama başlık çok etkileyici. Kesinlikle herşeyi görendir O ve sadece mühlet verir...ne güzel :)
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilArif Hocam çok teşekkür ederiz bu video için, anlatılmak istenen çok güzel anlayana, Allah'tan umut kesilmez Sen dua et, Hayati hocamızı da fırsat buldukça dinlemeye izlemeye çalışıyoruz. Çok teşekkür ederiz, Emeğinize sağlık.
YanıtlaSil