Sosyal Medya Girdabından Kurtulmak



Hatırladığım kadarıyla 2005-2006 yıllarıydı. Bir hocamdan mezar taşlarının unutmaya sebep olduğunu duymuştum. Bu benim için çok anlam veremediğim bir bilgiydi. Yıllar sonra Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri'nin "Marifetnamesi"nde de aynı ibareyi okudum. Bu bilgiyi gene anlamlandıramamıştım. Mezar taşlarını okumak niye unutmaya sebep olsundu ki! Böyle bir şeye anlam veremesem de bu cümle sürekli zihnimin bir köşesinde bekledi. Anlamasam da inandım. 

Aradan seneler geçmişti, bir yerde bu konuya temas eden bir yazı okudum. Mezar taşları dikkat dağıtıcı etkisi sebebiyle unutmaya yol açabilirmiş. Burada anlatılmak istenen dikkat süzgecinden geçmeyen bilgiler hafızaya kaydedilmez, dolayısıyla hatırlanmaz. Dikkati etkileyen şey de mezar taşlarının okunması fiilidir. Bir konu hakkında düşünürken bir veya birkaç mezar taşı görüp, üzerinde yazanları okuduğunuzu hayal edin. Kısa süreli de zihniniz mezar taşıyla ilgilendi. Dikkatiniz dağıldı, üzerinde çalıştığınız konu arka planda kaldı. Öğrenme, dikkat süreci, hafıza konularında öğrendiğim diğer bilgiler mezar taşlarının durumunu anlamamı sağladı.
Mezar taşları biz farkına varmasak da zihnin boşuna çalışmasına yol açar. Bu durum, günümüz için geçerli olmasa da İbrahim Hakkı'nın yaşadığı devir için önemli bir noktadır. Mezarlıkların çoğu şehirler ile içi içedir. İnsanlar mezar taşlarını sürekli görmektedir. Tıpkı günümüzün reklam panoları ve işletme levhalarına benzer. Dijital ekranlarda gördüklerimizi de eklersek İbrahim Hakkı merhumun yaşadığı devre göre daha çok etkilendiğimizi söyleyebiliriz. Çünkü, bütün bunlar mezar taşlarından daha çekici, daha yorucudur. 
Parıldayan, ışıldayan renkleriyle günün her saati bakışların muhatabı olan bu renkler kendisine bakan gözlerin arkasındaki zihni meşgul eder. Zihne belli belirsiz veriler gönderir. Bunu tecrübelerimden de biliyorum: "Hiçbir şey yapmazken bile zihni meşgul eden reklamlar, görüntüler, renkler var.  Üstelik akıllı telefonumda arkası kesilmeyen bildirimler de yorgunluğumu kuvvetli hale getiriyor. Zihnim sürekli meşgul ve yorgun. Her bildirim sesiyle kaçırmamam gereken bir haber almış hissine kapılsam da, telefonu elime alınca alakasız, çoğunlukla herhangi bir şekilde beni ilgilendirmeyen haberler karşıma çıkıyor. Bunun böyle olacağını sabit olarak bilsem de, dürtüsel bir şekilde bildirimleri takip ediyor, beş-on dakikada bir ekrana bakıyorum."
Bu dürtüler hakkında hiç düşünmemiştim. Hatta farkında bile değildim. Cal Network'un "Dijital Minimalizm" kitabını okurken, bu halimi fark ettim. Zihin yorgunluğumun, sürekli aklımda bir şey varmış hissinin sebebinin de etrafımı saran renkler ve gürültüler, arkası kesilmeyen bildirimler olduğunu düşünmeye başladım.
Cal Network, dijital minimalizm sayesinde zinde bir zihin, daha verimli vakit ve kaliteli gerçek sosyal ilişkiler kuracağımızı iddia ediyor. Kendi tecrübeleri ve onlarca dijital minimalistin hayatından verdiği örneklerle iddiasını destekliyor.

Bu örnekleri görünce telefon ekranımı dolduran uygulamalar yığınından ve sosyal medya girdabından sıyrılmak fikri yapılabilir bir şey olarak karşıma çıktı. Yazarın önerisiyle, 'uygulamayı kullanım amacım nedir, bana faydası ne olacak?' gibi sorular etrafında düşünmeye, bütün uygulamaları amaç/fayda süzgecinden geçirmeye başladım. Neticede çoğu uygulama telefonumdan silinmiş oldu.

Sosyal medya uygulamalarını kullanmamak hususunda biraz tereddüt ettim. Sosyal ilişkilerimin bozulacağı ya da olaylardan habersiz kalacağım endişesi başladı. Daha etraflıca düşününce bu endişemin yersiz olduğunu anladım. Ne de olsa sosyal medyada herkes var, fakat hiç bir şey yoktu. İnsanların umursadığı şey yaptığı paylaşımın kaç beğeni aldığıydı. Benim çoğu kimseyi fark etmediğim gibi, çoğu kimse de beni fark etmeyecekti.
Sosyal medya uygulamalarının tamamını telefonumdan sildim. Sosyal medya mecralarından birinde fikir alışverişinde bulunduğumuz bir meslektaş grubumuz var. Diğer hesaplarımı tereddütsüz kapatsam da bu özelliğiyle bu uygulamadaki hesabımı kapatmak zor oldu. Bunu da şöyle çözdüm. İlgili sayfanın linkini bilgisayar tarayıcımın kısayollarına ekledim. Uygulamaya sadece bilgisayardan ve doğrudan bu link üzerinden girmeye başladım. Böylelikle başka insanların paylaşımlarını görmeden doğrudan ilgili sayfaya ulaşır oldum. Sürekli bildirim gönderen uygulamalardan, zihnimi meşgul eden alakasız bilgilerden kurtuldum.
Bu arada fark ettiğim şey de şu oldu. Sosyal ağlara üye olmak ne kadar kolaysa, bu üyeliği sonlandırmak da o nispette zor oluyor. 
Birkaç hafta sonra dikkatim daha iyi, zihnim daha berrak hale gelmeye başlamıştı. Fakat, kullandığım mesajlaşma uygulamalarının dikkat dağıtıcı etkisine  çözüm bulamamıştım. Gruplardan, arkadaşlardan çeşitli önem derecelerinde mesajlar gelmeye devam ediyordu. Hem de değişik vakitlerde. Bu mesajların dikkatimi dağıtmaması için, bir işle meşgul olduğum vakitlerde telefona bakmamayı, bir saat aralıklarla mesajları kontrol etmeyi denedim. İlk başlarda biraz zor oldu. Birkaç dakika arayla telefonu kurcalama alışkanlığım henüz kaybolmamıştı. Bir süre böyle yapmaya devam ettim ve bu durum alışkanlık haline geldi. Böylece hem daha zinde bir zihne kavuştum, hem de sosyal medya girdabından kurtuldum. 

Yorumlar

  1. Girdap olarak görmüyorum sosyal medyayı, belki sayısal okuduğumdandır lisede, ama paragrafları bir harfe karşılık gelecek şekilde boşluklarla başlatılan ve gene yerine "yine" kullanan eğitimcilerin yazılarını okumayı seviyorum, iyi günler o zaman. :)

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Anadolu'nun Üç Şems'i

Kozalağın Hikayesi

İlmi sima Nedir? Fizyonomi Nedir?