Kayıtlar

Haziran, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Semaver - Sait Faik Abasıyanık I KitapYorum(8)

Resim
Sait Faik'in ilk defa bir kitabını okudum: Semaver. Hikayeciliği ile bilinen yazarın ilk kitaplarından biri. İçerisinde birbirinden bağımsız hikayeler var. Kitabı beklediğim kadar etkileyici bulmadığımı itiraf etmeliyim. Belki yazarın ilk kitaplarından biri olduğu için, belki de beklentim çok yüksek olduğu için böyle bir durum oldu bilemiyorum. Yazar, günlük hayata dair, önemsiz gibi gözüken, çoğu zaman yaşadığımız ama farkına varamadığımız durumları anlatıyor hikayelerde. Sade bir dil ile basit gibi ama karmaşık ve güzel betimlemeler akıcılığı kolaylaştırıyor. Amaçsızca yazılmış gibi duran küçük hikayeler, insanımızın duygularını, düşüncelerini, küçük hayatları gözler önüne sermesi açısından önemli. Anlatılanlar sıradan insanların hayatları olsa da derin bir gözlemin ve kavrayışın izlerini taşıdığı anlaşılıyor. Hikayeler içerisinde en çok sevdiğim, Bohça isimli hikaye. Bir besleme ile evin erkek çocuğu arasındaki iletişimi, kısaca anlatıyor. İkisi de çocuk y

Kitap Listesi

Resim
Mahur Beste - Ahmet Hamdi Tanpınar Mahrem Macera - Şeyh Hamidu Kan Bitmeyen Gece - Mitat Enç  Dualar ve Aminler(Şiir) - Arif Nihat Asya  Otomatik Portakal -  Anthony Burgess (KitapYorum için   tıklayın ) Hikayeler - Cahit Zarifoğlu (Değerlendirme yazısı için tıklayın ) Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler - Rasim Özdenören (Değerlendirme yazısı için tıklayın ) Semaver - Sait Faik Abasıyanık   (Değerlendirme yazısı için   tıklayın ) Nerede O Eski Ramazanlar - Osman Doğan, Soner Demirsoy(İnceleme yazısı için tıklayın ) Sevme Sanatı - Erich Fromm(İnceleme yazısı için tıklayın ) Cemile - Cengiz Aytmatov Sultanmurat - Cengiz Aytmatov Aynalar Koridorunda Aşk - Mustafa Ulusoy(İnceleme yazısı için tıklayın ) Dişi Kurdun Rüyaları - Cengiz Aytmatov( İnceleme yazısı için  tıklayın ) Amak-ı Hayal - Filibeli Ahmet Hilmi(İnceleme yazısı için tıklayın ) Siddhertha - Hermann Hesse (İnceleme yazısı için  tıklayın ) Hayat Nedir? - Mehmed Ali Ayni(İnceleme yazısı için tıklayın ) Beyn

Mutluluğu Nasıl Erteliyoruz?

Resim
Mutluluk, hepimizin hafızalarında canlılığını koruyan kelime. Uğrunda çok şeyler yaptığımız, çok şeyler yapma gayreti içerisinde olduğumuz yegane hedefimiz. Mutluluk ve mutlu olmak üzerine şartlanmışlıklarımıza rağmen mutluluğu tam olarak yakalayamadığımızdan muzdarip durumdayız. Bütün arayışlarımız, çabalarımız mutlu olmak üzerine: Arabayı yenilesem daha mutlu olacağım diye düşünüyor Ahmet Bey. Mehmet Bey evin son kredisini ödediği gün olarak belirlemiş mutlu olacağı günü, Ayşe Hanım için mutlu olmak 30’una yaklaşan kızının mürüvvetini görmek. Mutlu olmayı hayal etmek ile mutluluğu beklemek ile geçiyor günler, tükeniyor ömür. Ahmet Bey yeniliyor arabasını, 'lastikleri de sıfırladık mı tamamdır?’ diye sevinmek için yeni şartını da ekliyor hemen, Mehmet Bey son krediyi yatırdığı günün akşamı ‘mobilyaları da değiştirmek lazım’ diyen eşinin sesiyle neşesini kaybediyor. Ayşe Hanım ise ‘ahir ömrümde torun sevmek isterim’ diye kızına ve damadına sitemler ediyor. İki delikanlı

Dişi Kurdun Rüyaları - Cengiz Aytmatov I KitapYorum(7)

Resim
Şu günlerde Cengiz Aytmatov okuyorum. Toprak Ana, Cemile, Sultanmurat, Elveda Gülsarı ve son olarak Dişi Kurdun Rüyaları. İlk dört kitap savaşın getirdiği acıları, yokluğu, sefaleti, yaşam mücadelesini ve bütün bu meşakkatli hayatın ortasında aşk hikayelerini anlatıyor. Dişi Kurdun Rüyaları ise daha farklı, modern insanın kendinden olanlara, hayvanlara ve doğaya verdiği zararları ustaca bir dille eleştiriye tabi tutuyor. Daha iyi bir yaşam parolası ile daha kötü bir dünyaya sebebiyet veren insanlar, tüketme hırsı ile tükenen hayatlar, yok oluşlar. Bu bakımdan diğerlerine nazaran daha çok sevdiğimi söyleyebilirim. Kitapta, hayatta kalma mücadelesi veren, yaşadığı yerler insanlarca talan edilen, yavruları insanlarca öldürülen bir kurt ailesinin yaşadıkları anlatılıyor: Dişi kurt Akbar ile erkek kurt Taşçaynar. Yuva olarak seçtikleri her yer insanlarca yok edilir. Yavrularının cansız bedenlerini arkada bırakarak başka diyarlara giderler. Ama modern hayatta onlara yer yoktur. Onla

Nerede O Eski Ramazanlar - Osman Doğan, Soner Demirsoy I KitapYorum(6)

Resim
Hatıraları düşünmek insanda biraz hüzün biraz da sevinç duyguları uyandırır. Bu yüzden olsa gerek eski günleri düşünmeyi, bugünümüz ile kıyaslamayı içten içe severiz. Maziye karışan günler insana daha tatlıymış gibi geldiği için hepimiz yaşadığımız devirlerin bugünümüzden daha güzel olduğu fikrine kapılırız. Bunda biraz da, geçmişle olan bağlarımızı her zaman canlı tutma isteğimiz etkili olur.  Yüzümüzde beliren tatlı bir tebessüm eşliğinde; ‘bizim çocukluğumuzda’ , ‘ eskiden ’ diye başlayan cümleler kurmayı, ‘nerede o eski günler’ diye hayıflanmayı alışkanlık haline getirmişizdir. Ay, Ramazan ayı olması hasebiyle çokça duyduğumuz şeylerden biri de; ‘nerede o eski ramazanlar’ sitemidir.  Nerede O Eski Ramazanlar kitabı, eski ramazanları gözümüzün önüne getiren bir kitap. Özellikle Osmanlı devri Ramazan adetleri, Ramazan’da sosyal hayat gibi konular anlatılıyor. Ramazan ayı ile özdeşleşen, varlığını günümüze kadar devam ettiren yahut ettirmeyen Ramazan adetlerinde

Bakmak ve Görmek

Resim
Aynı olsa da baktığımız nokta, gördüğü farklıdır hepimizin. Bakmak ve görmek diye tabir ettiğimiz nokta işte burasıdır. Baktığımız şeylerde birbirimizden farklı şeyler görmemiz, belki en güzel hasletlerimizden biri. Hayatı kolaylaştıran, çevremizde olup bitenleri daha iyi anlamamıza vesile olan bir hasletimiz. Ancak, zihnimizde yer etmiş kalıp yargılarımız ‘görmek’ gibi güzel bir hasletimizin önüne set çekebiliyor. Bazen de farklı görme özelliğimiz kişiler arası çatışmalara sebebiyet verebiliyor. Hatta çatışmalarımızın en önemli kaynağı farklı görmek olabiliyor.  Baktığımız noktada gördüklerimiz hayata dair beklentilerimizden etkileniyor, beklentilerimizi etkiliyor. Ve, bir bakıma kendimizi görüyoruz baktığımız noktada: yaşanmışlıklarımızı, beklentilerimizi, ön yargılarımızı, düşüncelerimizi, acılarımızı, pişmanlıklarımızı, gönlümüzden geçenleri… Baktığımız yer bir aynadır, ve gördüğümüz kendimizizdir çoğu zaman. Üstü başı yırtık, pejmürde bir vaziyette bir kadın oturuyor cami

Mutluluğa Tanık Olmak

Resim
Nedir mutluluk diye tanımladığımız şey. Birçoğumuzun peşinden koştuğu, hayallerimizi, hayatımızı şartlandırdığımız o yegane şey nedir? Çokça para kazanmak mıdır? İyi okullardan mezun olmak mı? Yeterince kazanıp, çokça tüketiyorken yeterince mutlu olmayışımızın sebebi nedir? Mutluluğa bakış açınızı değiştirecek mükemmel bir video.

Kimim Ben?

Resim
Ağır ağır çekiliyor bulutlar gökyüzünden. Parça parça yıldız kümeleri arasında süzülen hilal bulutların ardında kendini gösterme gayretinde. Süzülmeye devam ediyor. Islak kaldırımlar baharın kokusunu, o çok sevdiğimiz yağmur sonrası toprak kokusunu, soluduğumuz havaya ulaştırıyor. Her yağmur sonrası olduğu gibi, caddelerde bir telaş: insanlar çekildikleri kuytulardan çıkmaya başlıyorlar. Vakit gece de olsa kaldırımlar yürüyen, koşan, telaşlı, umursamaz adımların altında gömüldükçe gömülüyor toprağa. Gökyüzünde salınan yıldızlar çoğaldıkça, sokakların sessizliği de artıyor ve el ayak çekiliyor ortalıktan. Gökte çoğalan yıldızlar gibi zihnimde çoğalıyor sorular, düşünceler… Tıpkı yıldızlar gibi düşüncelerim: belirsiz, dağınık, boşlukta sallanır gibi, yakın gibi ama uzak, tutmaya çalışsan olmaz. Karmakarışık. Yıldızlar gibi intizamsız ve dengesiz. Her an kaybolmaya hazır, her an var olmaya hazır. Bir düşün ortasında mıyım? Bir hayalin içinde miyim? Kendimde miyim? Bilemiyorum.