Kayıtlar

Haziran, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İnsan ve Hayat - Haziran-2019

Resim
İnsan ve Hayat Haziran sayısı Gelenekten Geleceğe TOHUM ana temasıyla elime ulaştı. Haziran ayı biterken ben de dergimdeki yazıları okumuş oldum, notlarımı aldım. Tohum mevzusu önem verdiğim fakat kendimi çaresiz hissettiğim mevzulardan biri. Tükettiğim besinlerde kullanılan tohumların ne kadar sağlıklı olduğu suali zihnimi kurcalıyor. Dergini haziran sayısı tohum konusu etraflıca ele alınmış. GDO ile hibrit tohumun farkı, tohum konusunda ülkemizin durumu gibi konular uzman(40 yıllık çiftçi, tarım mühendisi, akademisyen vs) görüşlerden istifade ile biz okuyucuya ulaşmış. Tohum konusunu bitirince Afrika Günlükleri bölümünde Mozambik çıkıyor karşımıza. Mozambik isminin nereden geldiğini, Afrika'daki yazarımız Kübra ER'in kaleminden okuyoruz: Musa Bin Bek ismi zamanla Mozambik'e dönüşmüş. Daha sonraki yazılarda evde ekmek yapmak isteyenler için pratik ekmek tarifi, hitabeti bitirme teknikleri, Çanakkale'de gönüllü hemşirelere armağan edilen cihadiye yüzüklerinin hika

O Ev

Resim
Lise yılları boyunca önünden geçtiğim, avlusu çeşitli meyve ağaçlarıyla dolu, iki katlı şirin bir bina idi o ev. Sarı renge boyalı duvarları, bahçe duvarının dışına sarkan elma, vişne, kiraz ağaçları. Bana çocukluğumun evini hatırlatırdı. Çocukluğumun evi, önünde bostanı, söğüt ağaçları, tavuk kümesi ve kerpiç duvarları ile şehre uzak toprağa yakın bir yerdi. Duvarların kerpiç ve ahşap karışımı olmasından olsa gerek kışın çetin soğuklarında soba ısısı içeriyi yeterince sıcak tutardı. Kışın olduğu gibi yazın da duvarlar serin kalmasını sağlardı evimizin. Bostandan topladığı domatesi, biberi, fasülyeyi söğüt ağacının gölgesinde ayıklayan annem ile yanık benizle buğday hasatından dönen babam söğüt gölgesinde oturur, yaz güneşinin sıcağını yeşil yapraklar ile perdelerlerdi. Biz ise oyun oynamaktan yorulmuş halde söğüt gölgesi altında karpuzlar yerdik. O günlerde üreten, ürettiği nispette tüketen bir hayatımız vardı. Üretirdik, üretmenin neşesiyle neşelenirdik. Kümeste yumurtala

Huzursuz Bacak-KitapYorum(26)

Resim
'İçimde yıllar sonra memlekete dönmenin sevinci, ellerimde bavullar, havaalanının kalabalık telaşından kurtulup bir taksiye doğru yürürken azıcık terlemiş alnıma huzurun sessiz, sakin, ama garip bir şekilde ürpertici eli dokunuverdi.' cümlesiyle başlıyor hikayemiz. Bu girizgahtan sonra doktorasını tamamlayıp Türkiye'ye dönen Ömer Faruk'un yaşadıklarını adım adım takip ediyoruz. Günün akşamında bu değişime isyan edercesine bir bacak ağrısı başlıyor kahramanımızda. Esasında ağrı da değil, bir huzursuzluk. Huzursuz bacak. Attığı her adımda Ömer Faruk, bizlere kişilerin ve kurumların nasıl değişime uğradığını gösteriyor. Gençlik yıllarında ortak emeller taşıdıkları arkadaşlarını ziyaret ediyor bir bir. Her biri bir iş tutmuş, herkes yolunu almış. Birçoğu gençlik emellerini çoktan unutmuş. Çocukluğunuzun geçtiği mahalleye uzun bir aradan sonra gelirsiniz de hatıralarınız depreşir ya hani. Eski lezzeti yakalayacağınız düşünürken derin bir hayal kırıklığı gelir adımları

Siyasetçidir Ne Yapsa Yeridir

Resim
Çok televizyon izleyen biri değilim. Haberleri de çok takip etmiyorum. Bazen sadece manşetlere göz atarım. Haber takip etme anlayışım bundan ibaret. Son zamanlarda siyaset anlamında garip şeyler oluyormuş. Apo İmralı'dan mektup yazmış, mektubu medyayla paylaşılmış. Siyasi parti liderleri bu olaya ilişkin klasik çizgilerinin dışında açıklama yapmışlar. Hatta bir kişi(siyasetçi değil sanırım) son zamanların modası ' yerli ve milli' kategorisine Apo'yu da dahil etmiş. Bu açıklamaları duyanlardan bazıları şaşırmış. Bazıları öfkelenmiş. Bazıları, daha düne kadar olan kanaatlerini değiştirip siyasi parti liderleri gibi klasikleşen çizgilerinin dışına çıkıyorlar. Bazı arkadaşlarım ve takipçilerim bu olaylara ilişkin yorumumu soruyorlar. Ancak siyaset hakkında yazmayı istemediğim için bu konu hakkında yazmayacağım. Mevcut siyasete ilişkin düşüncelerim kendimde kalacak. Bu olaylar siyasi gidişatı ve seçim sonuçlarını nasıl etkiler? Bu konuda da net bir fikrim yok. Siyas

TavsiyeKitap: Kitleler Psikolojisi(12)

Resim
Kitleler Psikolojisi yayınlandığı 1985 yılından bu yana güncelliğini yitirmeyen bir kitap. Defalarca baskısı yapılan, Türkiye'de birçok yayın evi tarafından basılmış durumda. Benim okuduğum kitap Say Yayınlarından çıkma. Kitap uzun zamandır okuma listemde. En son Yurdagül Çelik'in kitap hakkındaki yazısını okuyunca kitabı okuma listemde önlere aldım. İlgilenirseniz onun yazısı da şurada . Kitleler Psikolojisi Gustave Le Bon Çev: Elif Kanur Say Yayınları Kitap üç kısımdan oluşuyor: Kitlenin Ruhu, Kitlenin Düşünce ve İnançları, Farklı Kitle Kategorilerinin Sınıflandırılması ve Tanımlaması. İlk kısım olan Kitlelerin Ruhu kısmında Gustave Le Bon, Kitlenin genel özelliklerini açıklamakla işe başlıyor. Tutarsızlık, anonimlik gibi özelliklerin kitlelerin genel özellikleri arasında sıralarken, meclisler vb. toplulukların kitle olmaktan öteye gidemediğini iddia ediyor. Bu özellikleri sıraladıktan sonra yazar sırasıyla kitlenin duygularını, fikirlerini ve kitlenin inan

Tomara Şelalesi

Resim
Sivas'ın Karadeniz'e uzanan eli olan Akıncılar'dan başlayıp, Gölova'dan devam eden yolculuğumuz Giresun, Gümüşhane, Sivas üçgeninde devam etti. İklim olarak, kültür olarak, mekan olarak bu üçgeni ziyadesiyle hissettik. Mekan olarak bir Giresun'a yaklaştık, bir Sivas'a. Buralar üç şehir merkezine de uzak olsada il sınırları itibariyle bu üç şehrin kıyısında bulunan yerler. Karadeniz'e girdiğinizi hissettiren virajlı yolları dönerken yöre insanının mekansal anlamda olduğu gibi kültürel anlamda da birbirleriyle olan benzerliğini düşündüm. Neyse mevzuya dağıtmayalım.  Tomara Şelalesi, Gümüşhane ili Şiran ilçesinde bir şelale. Şiran'a 23, Gümüşhane'ye 113 km uzaklıkta olan şelaleye biz Sivas, Akıncılar ilçesinden gittik. Akıncılar'dan Tomara şelalesi ise yaklaşık 100 km. Karadeniz'in virajlı yollarında süren yolculuk zaman zaman yorucu olsa da şelalenin güzelliği, ortamın doğal florası, berrak ve köpüklü suların kayaların arasından fışkırma

Yedikıta Dergisi - Haziran 2019 (Sayı:130)

Resim
Haziran sayısında 'Mukaddes toprakların Portekizlilere karşı ilk müdafaası' ana başlığıyla tarih severlere ulaşan Yedikıta, dolu içeriğiyle herkese hitap ediyor.  Osmanlı'nın hakimiyeti henüz oralara ulaşmamışken, Selman Reis'in gayretleri ile Kızıldeniz'i ve akabinde Mekke-i Mükerreme ile Medine-i Münevvere'yi hedef alan Portekizlilere karşı verilen mücadele Prof. Dr. İdris Bostan'ın ifadeleriyle okuyucuya ulaşıyor. Geçmişten günümüze Maveraünnehir.. İlgimi çeken başlıklar arasında. Maveraünnehir'in mazisine kısa bir yolculuk sayılacak bu bölüm; Maveraünnehir'de kimler yetişmiş, nasıl yaşamışlar suallerine cevap arıyor.  2. Abdülhamit ve Yıldız istihbaratı,  Mescid-i Haram’da Osmanlı Revakları, Osmanlı Toprakları gibi diğer konular da ilgiyle okunacak başlıklar arasında. Berceste kısmında yer alan vecize insanı kendiyle hesaplaşmaya götürüyor:  ' Çok hizmet etmiştir "Etmedim" diyen '   Behcet (Ahmed) Daha fazlası dergide ve

Bayramdan Sonra

Resim
' Nerede o eski bayramlar ' diye sitem eden mahallenin büyükleri birer birer aramızdan ayrılırken bizler eski bayramlara özlem duymaya başlıyoruz. 'Nerede o eski bayramlar'  galatının kulaklarımızdaki aksi dilimizde yeniden hayat buluyor. Bayram günleri yaklaştıkça artan heyecanımız bayram biterken yerini özleme bırakıyor.  Eski bayramlara özlemi ilk olarak bayram namazı vaktinde hissediyorum. Son birkaç bayramda camiye bir başıma yöneliyorum. Yol arkadaşım ile gurbet ile vuslat arasında ayrı diyarlardayız. Halbuki evden çıktığım anda ' Hadi geç kalacağız.' diye karşıdan gelen sesi kulaklarımda tazeliğini koruyor. Namaz sonrası bayram kahvaltısı buruk başlıyor. Komşulardan İsmail dayının,  ' büyüksüz ev eksik olur ' sözünü düşünürken büyüksüz ilk bayramın hüznü yüreklerime doluyor. Hakikaten eksik oluyormuş büyüksüz ev, özellikle de bayram günleri. Her bayram geleni gideni eksik olmayan, mahallelinin bayramlarda ilk adresi olan evimiz kocaman

Bayram...

Resim
Yer gök bayram diyor bu sabah! Takvimler bayramı işaret ediyor. Her bayram sabahı ulvi bir sükunet doluyor yüreğime. Nerede o eski bayramlar! diye sitemlerimiz her bayram artıyor olsa da bayramlar hala güzel. Bayram deyince çok şeyler geliyor aklımıza: şekerler, baklavalar, bayramlıklar, eş-dost-akrabalar vs. Bunlara ilaveten bir de Abdürrahim Karakoç'un Bayramlar Bayram Ola şiiri gelir aklıma. Sebebini anlayamadığım bir şekilde bu şiiri düşünürüm ne hikmetse.  Aşağıya şiirden birkaç dize bırakıyorum.  Bu vesileyle bayramınızı tebrik eder, hayırlı bayramlar dilerim.  Alem-i İslam'a rahmet su gibi Aksın bayram olsun bayramlarınız. Evleriniz cennet kokusu gibi Koksun bayram olsun bayramlarınız. Uygur Kazak Kırgız Azeri'nizden Gitmesin gardaşlık nazarınızdan Zalimler zulmünü üzerinizden Çeksin bayram olsun bayramlarınız. Haksızlık almasın Hak'kın yerini Aşsın boyunuzdan aşkın derini Kimi gözyaşını kimi terini Döksün bayram olsun bayramlarınız. Kök bir d

Mayıs Ayında Neler Okudum? 2019

Resim
Mayıs ayı okumalarıma geçmeden önce kitap alışverişimden bahsedeyim. Kidega.com üzerinden yaptığım alışverişte siparişim 50 tl üzerinde olduğu için kitap hediye ettiler. Sundukları 5 kitap arasından İçimizdeki Şeytan kitabını seçtim. Gene aynı alışverişte enpara kartımı kullandığım için 10 tl indirim kazandım. Bu indirimi de her ayın beşi gibi hesaba iade ediyorlar. Kampanya birkaç ay devam edecekmiş. Siz kıymetli okuyuculara bilgi vermek istedim.  Şimdi gelelim Mayıs'ta okuduklarıma. Müslüman Psikologların Çıkmazı İsmiyle ilgi ve merak uyandıran bir kitap: Müslüman Psikologların Çıkmazı. Mayıs ayı okumalarımda ilk sırada yer aldı. Batı ve İslam ekseninde psikoloji ekollerini tartışıyor. Psikolojiye ilgi duyanların okumasını tavsiye ederim. Kitapla ilgili detaylı bilgi Tavsiye Kitap: Müslüman Psikologların Çıkmazı(11) adresinde mevcut. Ülker Fırtınası - Safiye Erol Az bilinen Cumhuriyet dönemi yazarlarından biri Safiye Erol. Güzel üslubu ile aşk, insan, musiki