Akşamdan Sabaha Bir Umuttur Yaşamak


Bu kaçıncı gece oldu sevdasız. Saymadım. Sayamadım. Yalnızlığın girdabında zaman akıp gidiyor; geceler gündüzlerle, sabahlar akşamlarla yer değişiyor. Ortamın boğucu havasına eşlik eden muhabbetler, pencereleri döven rüzgar, uzaklardan izlediğim deniz... Denizden ötelere doğru süzülen ışıklar, kara bulutlarla kaplı gökyüzü... Ve, ikisi arasında hapsolmuş hayallerim.
***
Bir asır uzunluğundaki dakikalarda, bir çırpıda tükenen günlerde geride kaldı. Rüzgar yağmur damlalarını etrafa dağıtmaya başladı. Birdenbire soğudu havalar. Vücudumu soğuk soğuk okşayan yağmur suları yürek yangınlarıma tesir etmiyor. Bedenim soğuk, yüreğim yangın yeri. 
                                                                       ***
Geceden sabaha geçişin alaca karanlığındayım. Sislerin arasından ışıklar süzülüyor, şehrin ışıkları. Sisleri öteye taşımaya çalışan rüzgar, ağaçları sallarken meydanda bayraklar dalgalanıyor. Arif Nihat Asya’nın bahsettiği rüzgarı bulmuşçasına coşkulu ve nazlı dalgalanıyor Albayrak.
***
Derin düşüncelerin koynunda uzun bir gecenin daha sabahı başlıyor. Ömrümün şafağından bir gece daha eksiliyor. 
Neticede bir umuttur yaşamak... Koyu karanlığın ortasında şafağın sökeceğini, güneşiin yeniden doğacağını bilmek, ayakta tutuyor insanı. Her gün doğumunda yeniden umuda kapılıyor yüreğim.. 

Yorumlar

  1. Çok samimi ve içten bir paylaşım olmuş. Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Umut olmazsa ilerleyemeyiz sanırım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de umut olmadan ilerlemek zor olacaktır.

      Sil
  3. Sanki gündüz umuda, gece dertlere ayrılmış gibi. Kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle gibi, gece dertleri çağrıştırı insana. Yorum için teşekkürler...

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Anadolu'nun Üç Şems'i

Kozalağın Hikayesi

Teknoloji Tembelleştirir mi?