Elimizden Ne Gelir Ki?


Konuya geçmeden önce;
Yalnızamaözgür blogunda güzel bir çekiliş var.
Hediyeleri ilginizi çekecektir.
Göz atın derim:

Her birimiz şikayetçiyiz bir şeylerden: hayattan, insanlardan, işten, savaşlardan, güvensizliklerden. Her birimiz bir şeylerin yanlış hatta çok yanlış olduğunu dillendiriyoruz. Bir kısırdöngü içinde, karamsarlık ve umutsuzluk haliyle bir çoğumuz aynı şeyler için hayıflanıyoruz. 
Ama bu yanlışları düzeltmek adına yaptığımız ne var? Çoğu zaman hiç bir şey. Düşünüyoruz, üzülüyoruz. Çaresiz hissediyoruz: Elimizden ne gelir ki? 

Biz şikayete devam ettikçe yanlışlar artarak devam ediyor. Şikayet etmek yerine çözüm üretmeye, konuşmak yerine icraat yapmaya çalışsak mutlaka daha iyi olacak. Yaptığımız iş her ne ise en iyi şekilde yapmaya çalışsak. Kısaca kendimizden emin bir şekilde, daha iyi bir dünya için çalışsak, her şeyin daha iyi olması için kelebek etkisini başlatmış oluruz belki. Birçoğumuzun aklına şöyle bir düşünce gelecek; milyarlarca insan arasında benim yaptığım şeyin ne önemi olacak? Halbuki, dünyayı iyi yahut kötü yapan bizleriz. Sen ve ben iyi isek, dünya da iyi olur. Sen ve ben kötü isek dünya da kötü olur. Öyle ki, sen ve ben kötü olduğumuz için, yeterince iyi olamadığımız için dünyada iyi değil. Hırslarımız, arzularımız, ardı arkası kesilmeyen tutkularımız, kısaca bencilliğimiz bizlere kısa vadede hazlar tattırsa da uzun vadede daha çok problemlere sebep oluyor. 

Daha iyi bir dünya için ne yapıyoruz? 
Ne yapabiliriz? 
Sürekli şikayet ve eleştiri bizi nereye götürecek?
Tek başına yapacağımız mücadele belki çok küçük gibi geliyor bize. Ama aklınızda bulunsun: 

Nemrud’un askerleri Hz. İbrahim’i ateşe atmak üzere oldukları esnada bir karınca ağzında küçücük bir damla su ile koşa koşa gidiyormuş. Göklere uzanan yüksekliği ve kocaman genişliğiyle yanmakta olan ateşe doğru.
Başka bir karınca onun bu telaşını görüp sormuş hemen yanına yanaşıp: "Bu acelen niye? Nereye böyle?"
Ağzında bir damla su taşıyan karınca o bir damlayı ellerinin arasına alıp, "Duymadın mı" demiş, "Nemrud, İbrahim Peygamber'i ateşte yakacakmış. İşte ateşin olduğu yere su götürüyorum."
Bu sözleri duyan karınca kendini tutamayarak uluorta kahkahalarla gülmeye başlamış. "Sen şu ateşe dönüp yüzünü hiç bakmadın mı?" diye sormuş. "Ne kadar büyük. Senin bir damla suyun ona ne yapabilir ki?"

Su taşıyan karınca, "Olsun" demiş. "Hiç olmazsa hangi taraftan olduğum anlaşılır."


Yorumlar

  1. Herkes güzel şeyler istiyor ama güzel şeyler olması için kimse çaba göstermiyor :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çaba göstermeyince de bir şey değişmiyor haliyle :)
      Teşekkürler..

      Sil
  2. Ağzına sağlık Arif'ciğim, şikayet etmek yerine çözüm üretsek, bir problem mi var? Bir ucundan da biz tutsak. Bir elin nesi var? İki elin sesi var. Ama yapmazlar sadece şikayet ederler.
    Çok taze iki örnek:
    İkisi de birebir yaşadım.
    Saat gece 12.00, baktım sürekli bir miyavlama sesi, belli ki bir "İmdat, yardım edin" çığlığı. Gece, aşağıdan bir yerden geliyor ama kediyi gözüm görmediğinden nereden geliyor göremiyorum. Yan apt. komşumun pencereleri, balkonları benden gözküyor baktım tüm ışıklar sönük. "Eyvah yatmışlar". Ne yapsam? Etsem? Sonunda tel. ettim uyandırdım neyse ki, tam uyumamış. Ama eşi uyumuş. "Ablacığım bu saate gelmeme eşim izin vermez" dedi. (Türbanlı bir kızcağız ne yapsın)sonunda ben dayanamadım, gece vakti de olsa anahtarımı aldım aşağı indim, bir de ne göreyim meğer bizim bahçedeki anne kediymiş, yavrusundan biri bizim garaja girmiş, kapalı kalmış, o oradan ağlıyor, anne dışarıdan ağlıyor, uzun hikaye sonunda ikisini birbirine kavuşturdum, bir alt katımdaki karı-koca komşuyu uyandırarak tek başıma bizim apt. tekin değil garajına filan inmeye korktum. El birliğiyle yaptık başardık. Benden başka kimse o miyavlamalara uyanmadı.

    Dün gece bu sefer de bir köpek havlıyor sürekli bu sefer gecenin saat 03'ü!!! Havlama sırasında arada grrr diyor kızıyor ve acı çeker gibi inliyor:(((ve sürekli böyle, bu sefer 110 acil çağrı merkezini aradım, dedim böyle böyle ama karanlıkta nerede köpek görmüyorum. "Görmüyorsanız kimse bir şey yapamaz" dedi. Bu sefer sesin geldiği yer uazakta ve sapa, ıssız bir yeri o saatte geçmem lazım, apartmanların arasından geliyor gibiydi. Yapamadım korktum:(((ve sonra ses tamamen kesildi. :(

    Ya araba çarpmıştı öldü zavallı ya sonra aklıma çok korkunç bir şey geldi acaba biri zavallıya tecavüz mü ediyordu dedim:((( ya benden başka kimse ilgilenmedi, kimse penceresini açmadı, herkes yatıp uyumasına devam etti, ben de tek başıma bir halt yapamadım:( yaralıysa saldırır bana filan diye korkmak bir yana, oraya gitmek için o ıssız toprak yol var inşaatlar filan yanından iniliyor keçi yolu gibi..gece 3'te tek başıma göze alamadım.

    Valla tüfeğim filan olsa giderdim. Bir, iki komşu çıksa pencereye el birliği ile belki ne oluyor anlardık...:( yapamadım işte..ne diyeyim hiç birlik yok herkes korkuyor...:( hele kediye, köpeğe mazallah yardım etmek ....hiç yok:( ve ben hala çok üzgünüm, bir şey yapamadım...ne oldu neydi bilmiyorum:(

    Eline sağlık tekrar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef çoğunluk olarak duyarsız, umursamaz hale geldik. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın derdindeyiz. İyi bir dünya hiç bir şey yapmıyor, aksine kötü şeyler yapıyoruz. Bunun suçluluğu vicdanımızı kemirmesin diye de bir şeylerden şikayet ederek kendimizi temize çekmeye çalışıyoruz gibi geliyor bana.
      Anlattığınız örnekler günlük hayatta çok fazla yaşanıyor, kimse umursamıyor.
      Katkı için teşekkürler.

      Sil
  3. Şikayet ettikçe şikayet edeceğin,şükrettikçe ise şükredeceğin şeyler artar...

    YanıtlaSil
  4. Gerçekten öyle şikayet ettikçe artıyor şikayetler onun yerine sabırla adımlar atsak daha iyi olacak. Hayatta bir şeyler istiyoruz ama adım atmıyoruz sonra da olmuyor diye şikayet ediyoruz bir çaba harcayarak isteğimize ulaşsak ne güzel olacak bu güzel yazı için çok teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorum için teşekkürler..
      Şikayet etmek yerine şükredebilsek daha iyi olacak gibi..

      Sil
  5. Hikaye yine vurucu olmuş. Bu konu zor bir konu ya. Bunları biliyoruz da. Bilmek değil yapmak önemli be hocam. Yapmakta işimize gelmiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yapmak işimize gelmediği için şikayet ederek kendimizi rahatlatıyrouz :)

      Sil
  6. Merhabalar.
    Herkes zaten "elimizden ne gelir ki?" deyip kendi köşesine sıvışıveriyor. Şikayetlenmek bizim fıtratımızda var. Çok konuşur az üretiriz ve sürekli şikayetleniriz, ama hiçbir şey yapmayız. Fıtratı itibariyle insanı incelediğimizde onda karşılaştığımız kusurları, Yüce Allah Kur'an ayetlerine göre nasıl izah ediyor.

    Yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'in 51-Zariyat suresinin 56. ayetinde mealen: "Ben insanları ve cinleri ancak bana kulluk etsinler diye yarattım." diyor ve
    Yüce Allah bakın insanı nasıl anlatıyor:

    İnsan zayıftır: 4-Nisa suresinin 28. ayeti mealen:"Allah sizden hafifletmek ister, çünkü insan zayıf yaratılmıştır.

    Zalim, cahil ve nankördür: 14-İbrahim suresinin 34. ayetinde mealen: "Gerçekten insan çok zalim ve çok nankördür."

    Acelecidir: 17-İsra suresinin 11. ayeti mealen: "İnsan hayra dua eder gibi şerre dua etmekte, insan pek acelecidir."

    21-Enbiya suresinin 37. ayeti mealen: "İnsan aceleci olarak yaratılmıştır. Size yakında ayetlerimi göstereceğim. Şimdi siz acele etmeyin."

    Tartışmacıdır: 18-Kehf suresinin 54. ayetinde mealen: "Hakikaten biz bu Kur'an'da insanlar için her türlü misali döküp saymışızdır. Fakat insanoğlu tartışmaya çok düşkündür."

    Cimridir: 17-İsra suresinin 100. ayetinde mealen: "De ki: Eğer siz Rabb'imin rahmet hazinelerine sahip olsaydınız, bu durumda harcama endişesiyle gerçekten cimrilik edip tutardınız. Doğrusu insan çok cimridir."
    Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsan gerçekten karmaşık. İnsanı tam anlamıyla anlamak mümkün olmuyor.

      Sil
  7. Doğru yanlış göreceli, islamın içinde değilseniz. Birilerinin güzel gördüğünü ben güzel göremiyorum, inancım çerçevesinde. Benim de güzel görerek uğraştığım işleri birileri kerih görüyorsa nasıl olacak?

    Bu dünya hayatı böyle. İyisiyle kötüsüyle son bulacak. Allah'ın razı olacağı, güzel işlerle meşgul olmak temennisiyle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amin. İnşallah Allah'ın razı olacağı şeylerle meşgul olabiliriz.
      Doğru ve yanlışın göreceli olduğunu bende kabul ediyorum. Ancak, bazı doğrular kişiden kişiye göre değişmez herhalde: adalet, yardımseverlik, cömertlik gibi. Tabii, çok derinlikli düşündüğümüzde her şeyin göreceli olabileceğini görmek mümkün.
      Allah İslam'a uygun şekillerde düşünüp yaşamayı nasip etsin.

      Sil
    2. Amin.
      Gerçi ben bu kavramların da seçici olarak uygulandığını düşünüyorum. İnsanların çoğu kendi gibi düşünen ve yaşayanlara daha adaletli, yardımsever ve cömert olabiliyor. Aslında bunu yadırgamıyorum da.

      Sil
    3. İnsanların şikayetçi olduğu durumda bahsettiğiniz durumlar zaten. Herkes kendi gibi düşünenlere adaletli, yardımsever davranırken aynı zamanda insanlığın bu durumundan şikayetçi.

      Sil
  8. Tek çare, çözüm odaklı olmak. Yoksa sorunların içinde yerimizde sayıp duruyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız. Problemden ziyade çözüme odaklanmak lazım.

      Sil
  9. tek çare, milli eğitimi düzeltip cehaleti yenmek :)

    YanıtlaSil
  10. Her kapı yine okumaya, araştırmaya ve çalışmaya çıkıyor. İnsan okudukça bilir, araştırdıkça öğrenir ve çalıştıkça gelişir. Daha iyi bir dünya için ve toplumumuzun gelişmesi için bu üç olgu şart.

    YanıtlaSil
  11. Bende işin şu tarafından bakıyorum yanlışım var ise düzeltin lütfen,
    Eskiden insanları ele alalım örneğin roma dönemi, mısır dönemi... Kölelik, cahillik ve cinsellik hat safhada ve kimse bir şey yapamıyordu. Şu an o döneme bakabilse idik şu anki halimize şükrederdik. Bundan 500 yıl bile geçse insanlar aynı yerimizde sayıp duruyoruz diyecekler, bazı şeyler öyle hemen olmuyor, toparlanması, toplumun uyum sağlaması yüzyılları bulabiliyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eski çağlardan beri insanlık bir iyi bir kötü olacak şekilde değişime uğruyor. Roma Dönemi'nin olumsuzlukları ortadan kalktı, iyiye doğru bir gidiş vardı. Bana göre bu iyiye doğru gidiş son buldu. Yeniden olumsuzluklar artmaya devam ediyor.
      Roma döneminde cinsellik vardı, haklısınız. Günümüzde ise cinsellik o kadar açık olmasa da gene en çok satan şey durumunda. Reklamlar, dizi ve filmler, internet siteleri hep cinsellikten besleniyorlar. Roma Dönemindeki kadar katı bir kölelik olmasa da köleliğin hala devam ettiğini düşünüyorum. Bütün muhteviyatına katılmasam da modern kölelik denilen oldunun varlığına inananlardanım.
      Tabii, Roma yahut Mısır dönemlerine göre daha iyi durumdayız. Ancak, bu iyi durum kötüye doğru gidiyor bence.
      Yorum için teşekkürler :)

      Sil
  12. Bir bilgenin dediği gibi."Karanlığa kızacağına bir mum yak".Sorumluluk almadan şikayet etmek kolay ama çözüm getirmiyor.

    YanıtlaSil
  13. Dünyayı yaşanılır kılmak için herkes üzerine düşenin en iyisini,en güzelini yapmalı...Öncelikle kendimiz insan olmalıyız,sevgi dolu olmalıyız ki yaşadığımız bu toplumun içinde güzellikleri yeşertelim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız. Öncelikle kendimizden başlamalıyız.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Anadolu'nun Üç Şems'i

Kozalağın Hikayesi

Teknoloji Tembelleştirir mi?