Abdülfettah Ebu Gudde'nin Bir Eğitimci Olarak Hazreti Muhammed(sav) ve Öğretim Metodları isimli kitabını az önce bitirdim. Ebu Gudde, Peygamber Efendimi Hazreti Muhammed'in(sav) kullandığı 40 farklı metodu hadisi şeriflerden misaller vererek açıklıyor. Bu haliyle kitap eğitimcilere rehber olabilecek nitelikte. Her eğitimcinin istifade edebileceği, faydalanacağı bir metod mutlaka olacaktır.
Bu metodlar arasında benim dikkatimi çekenler de var. Ancak bir tanesi daha ön plana çıktı:
Öğrenenlerin Ferdi Farklılıklarını Göz Önünde Bulundurması.
Peygamber Efendimiz (sav), insanları eğitme ve öğretme konusunda her yönüyle örnek alınması gereken bir şahsiyettir. Öğretim konusunda dikkat ettiği şeylerden biri, karşısındaki kişinin anlayacağı şekilde, onun kavrayışına, algısına vs. özelliklerine dikkat ederek bireysel farklılıklara dikkat ederek öğretim yapmasıdır. Peygamber Efendimiz (sav), öğrettiklerini dinleyicilerin akıl seviyesine göre uyarlayarak, her bireyin algı düzeyine uygun bir şekilde aktarılmasına özen göstermiştir. Bu yöntem, sadece bilgiyi iletmek değil, aynı zamanda insanların kalplerine ve zihinlerine hitap etmek adına çok kıymetlidir.
"Bir kavme akıllarının ermediği hadisleri aktarmayın, aksi takdirde bu, bazılarının fitneye düşmesine sebep olur." Ebu Gudde, Peygamber Efendimiz (sav)'in farklılıklara dikkat ettiği bir kaç hadisi naklettikten sonra dipnotta bu hadise yer veriyor. Herkese anlayabileceği bilgiler vermek, verilen bilginin o kişiye zarar vermesine ve kafa karışıklığı yaşamasına mani olmak vurgulanıyor.
Bu metodun benim için dikkat çekici olmasının önemli bir sebebi şu: Günümüzde, eğitimde bireysel/ferdi farklılıklar genellikle göz ardı edilmektedir. Özellikle gençler arasında dini ve felsefi anlamda kafa karışıklıkları, deizm gibi akımların yükselmesi, bazen eğitim anlayışındaki eksikliklerden kaynaklanmaktadır. Birçok genç, anlamadıkları ya da içselleştiremedikleri dini kavramlar ve öğretilerle karşılaştıklarında, bu onlarda bir yabancılaşma ve huzursuzluk oluşmakta; bazen de bu, onların inanç sistemlerine yönelik şüpheler beslemelerine sebep olmaktadır. Buradaki önemli husus, bilgilerin, öğrencilerin algı seviyesine uygun bir şekilde aktarılmamasının, yanlış anlaşılmalara ve inançsal kopukluklara yol açabileceğidir.
Bununla alakalı, mesela bir lisede veya başka bir yerde, sınıftaki öğrencilerinin hazır bulunuşluğu, önceki öğrenmeleri, algı ve kavrayışları aynıymış gibi hareket edilir. Dolayısıyla ortaya atılan kavram yahut bilgiyi bazı öğrenciler kavrayabilirken, bazılarının da kafası karışır. Zihinler bulanır.
Ebu Gudde, dipnot kısmında İslam alimlerinden Gazali'nin, "Öğretmenlerin vazifelerinden birisi de talebeye, anlayacağı kadarını öğretmektir. Aklının almayacağı ve nefret ettirecek şeyleri ona anlatmamaktır." sözüne de yer vermektedir. Bir öğretmen ya da eğitimci, öğrencisinin seviyesini göz önünde bulundurarak, onun anlamakta zorluk çekebileceği bilgileri aktarmaz, böylece öğrencinin zihin ve kalp dünyasında karışıklıklara yol açmaz. Bunun için basitten karmaşığa, kolaydan zora doğru gidilebilir. Ancak unutulmamalıdır ki, her halükarda her kişinin kavrayışı farklı olabilir.
Peygamber Efendimizin (sav) öğretim metodlarını örnek alarak, günümüzde de eğitimcilerin öğrencilerinin bireysel farklılıklarını gözetmeleri ve her birinin gelişim seviyesine uygun bir şekilde bilgi sunmaları, sadece bilgiyi doğru aktarmakla kalmaz, aynı zamanda inanç ve anlayışla ilgili daha sağlıklı bir toplumun temellerini atar.
Bireysel farklılıkları dikkate almak eğitimde çok önemli. Bu kitabı en kısa zamanda okumak isterim. Teşekkürler tanıtım için...
YanıtlaSilteşekkürler duymamıştım iyi oldu.
YanıtlaSil