Bulutların bir görünüp bir kaybolduğu, yağmurun bir anda bastırıp, hemen peşinden yerini güneşe bıraktığı bir bahar ikindisi... Hava ne tamamen kararıyor, ne de tam olarak aydınlanıyor.
Bir tarlanın, yemyeşil ekinlerin ortasında tek başına duran bir ağaç, her zamankinden daha belirgin, daha canlı. Işığın açısı, gökyüzünün tonu, belki de içimin hali, onu olduğundan daha dikkat çekici kılmıştı.
Çevrenin her haline aşina olduğumu sanıyordum. Biliyorum, her gün oradaydı. Ama o ağacı ilk defa gerçekten fark etmiştim. İlk kez bu kadar net gördüm. Sanki ağaç da tam o anda orada olmak istemişti. Sanki birlikte bir an kurmuştuk; gelip geçici ama iz bırakıcı bir an.
Doğanın içinde, zamanın dışında, düşüncenin eşiğinde bir duraklama. Her gün geçtiğim yolda arabayla ilerliyordum. Önce arabayı yavaşlattım, sonra durdum.
Bazen hayat, tam da böyle bir karede saklı oluyor. Her şey aynı gibi görünürken, farkındalık bir şeyin içinden geçiveriyor. Aynı yol, aynı ağaç, ama başka bir ben. O an, içimde bir iz bıraktı.
Bu ağaç, baharın müjdesici... Ağaç orada kim bilir kaç zaman daha bekleyecek ve gelip geçen yolcuya selam verecek...
Bu yeşil ekinler, emeğin sembolü. Her baharda yeşerecek, hasat mevsiminden sonra sofralarımıza konuk olacak..
https://www.instagram.com/pd.arifozturk?igsh=YzljYTk1ODg3Zg==
Haklısınız. Her saniye farkında olmadığımız bir değişimin içindeyiz.
YanıtlaSil