Ana içeriğe atla

Anın Hikayesi: İki Ağaç, İki Mizaç



 Geçtiğimiz günlerde bir danışan anneyle görüşüyordum. İki çocuğundan bahsetti. Aynı anne baba, aynı ev ortamı... Ama çocuklar bambaşka. Biri içine kapanık, sessiz ve hassas; diğeri öfkeli, zaman zaman saldırgan davranışlar sergileyen bir yapıda. “Neden bu kadar farklılar?” diye soruyordu.

Bu konuşmadan birkaç gün sonra doğada yürüyüş yaparken bir görüntü dikkatimi çekti: Yan yana büyümüş iki ağaç… Aynı toprağa kök salmışlar, muhtemelen kökleri birbirine dolanmış durumdaAma biri koyu yeşil, sık ve gür bir çam; diğeri ise açık yeşil yapraklarıyla rüzgârda sallanan farklı bir ağaç türü. Aynı ortamda, aynı güneşin altında, aynı yağmurla beslenmişler ama kendi karakterlerinde büyümüşler.

Tam an, danışan annenin sözleri geldi aklıma.

Mizaç böyle bir şey işte. Doğuştan gelen, karakterimizin temel yapı taşlarını oluşturan, kolayca değişmeyen bir özellik. Eğitimle, çevreyle, deneyimle şekillenir ama özde farklıdır. Aynı evde yetişen çocukların birbirinden bu kadar farklı olmasının en temel sebeplerinden biridir bu.

Ebeveynlik de işte tam burada bir sanata dönüşür: Her çocuğu kendi doğasına uygun şekilde anlamak, desteklemek, yönlendirmek. Aynı ağaca farklı su verilmeyeceği gibi, her çocuğa da aynı yaklaşım uygun olmayabilir.

Doğa, gören gözlere öğretir. Bazen bir dağın yamacında karşımıza çıkan iki ağaçla... Bazen bir annenin aklındaki şaşkınlıkla...


Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dikkat! Derin Anlam İçerir

Yaklaşık iki senedir takip ettiğim bir facebook sayfası var: Pawel Kuczynski. Pawel Kuczynski bir çizer, bir sanatçı. Hicivsel çizimler yapıyor. Yaptığı çizimleri facebook sayfasında paylaşmaya devam ediyor. Sayfada birbirinden güzel, birbirinden anlamlı çizimler mevcut. Çizimlere hem hayran kalıyorum, hem de çizimler üzerinde derin derin düşünüyorum. Derin anlam içeren çizimler. Mükemmel tespitlere vesile olan bir gözlem yeteneği çizimlerde hissediliyor. Buyrun, çizimlere yakından bakın.

Anadolu'nun Üç Şems'i

Şems güneş manasını ifade eden bir kelime. Arapça kökenli bir kelime.   Uzun zamandan beri kültür coğrafyamızda kullanılan isimlerimiz arasında yerini almış: Şems, Şemsi, Şemseddin vesaire. Şems ismi ile müsemma olan üç Şems var ki, bunlar tarih ve kültürümüzde yeni ufuklar açan şahsiyetler. Bu üç şahsiyetten Şems-i Tebrizi’yi Mevlana Celaleddin Rumi ile, Akşemseddin’i Sultan Fatih ile irtibatından biliriz. Fakat bir Şems daha vardır ki, O’nu bilenlerimizin sayısı azdır. Bu kişi Şemsi Sivasi Hazretleridir. Şu anda Sivas’ta medfun olup 4. Mehmed devrinde yaşadığı bilinmektedir. Bu yazıda Anadolu’nun üç Şems’i hakkında kısa bilgi verilecektir.   Şemsi Tebrizi Hazretleri Çoğumuzun Hz. Mevlana Celaleddin Rumi ile dostluğundan bildiği bir şahsiyet Şemsi Tebrizi hazretleri. Asıl ismi Mevlana Muhammed olan Şemsi Tebrizi hazretleri bugün İran hudutları içinde olan Tebriz’de dünyaya gelmiştir. Küçük yaşlardan itibaren din ilimlerinde gösterdiği kabiliyetle dikkat çekmiş,...

Yolgeçen Hanı Nerede?

Yolgeçen Hanı/Hasankeyf Günlük hayatta sürekli kullandığımız, anlamını tam anlamıyla bilmediğimiz/düşünmediğimiz bir tabir var: Yolgeçen hanı. Geleni gideni çok olan, sürekli misafiri olan yerler için kullandığımız bir tabir. Kimi zaman ‘ birader burası yol geçen hanı mı?’ şeklinde öfkemizi ifade ederken, kimi zaman ‘bizim mahallenin yolgeçen hanı burası, bu yoldan geçen buraya uğramadan gitmez’ şeklinde espirili bir dille kullandığımız tabir.  Anlamından dolayı kafelere, lokantalara özellikle de yol güzergahında bulunan tesislere verilen isimlerden biri.