Devrin halifesi, İmam-ı Azam Hazretlerini Kufe'ye kadı tayin etmek ister. ve bu niyetini O'na açıklar. İmam-ı Azam Hazretleri yönetimin yanlışlarına alet olmamak için bu teklifi kabul etmez. Halife'ye: 'Ben kadılık yapamam!' diye cevap verir.
Halife: 'Yalan söylüyorsun. Sen kadılık yaparsın.' deyince İmam-ı Azam Hazretleri: 'Eğer ben yalan söylüyorsam, yalan söylediğim için kadılık yapamam. Çünkü yalancıdan kadı olmaz. Eğer 'yapamam' dediğim zaman doğru söylüyorsam, bu defa sözümün gereği olarak kadılık yapamam. O halde her iki durumda da kadılık yapamam.' diyerek herkesi şaşırtır ve ikna eder. İkna Sanatı, Adem Serdaroğlu, say-135.
Geçtiğimiz günlerde ilmi sima hakkında okumalar yaptığımı ifade etmiştim. İlmi sima nedir? Bu sorunun cevabını ve tarihsel sürecini mümkün olduğunca kısa bir şekilde izah etmeye çalıştım. İlmi sima kısa tanımıyla vücut yapısından hareketle karakter analizi yapılmasını ifade eder. Vücut yapısı ve karakter arasında doğal bir irtibat olduğu inancı ile ortaya çıkan ilmi sima batıda ve bilimsel terminolojide fizyonomi, doğu terminolojisinde ise ilmi feraset, ilmi kıyafet gibi isimlerle bilinir. Bilimsel temelden yoksun olduğu eleştirileri yapılsa da özellikle istihbarat ve güvenlik, satı ve pazarlama alanlarında ilmi sima verilerinden faydalanılmaktadır. Filozoflar bu alana ilişkin açıklamalar yaparken, İslam âleminde bazı ulema ilmi sima bilgilerini kullanmışlardır. Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri Marifetname isimli kapsamlı eserinde ilmi sima konusuna da temas etmiştir: ‘Allah insanı en güzel şekilde süsleyip nurlandırmıştır. Bunun yani sıra, insanlari şekil ve ka...

Çok etkileyici ve çağlar aşan bir yaklaşım. Keşke örnek alınabilse.
YanıtlaSilÇok akıllıca bir yanıt vermiş...
YanıtlaSilGüzel cevap vermiş.
YanıtlaSilHazırcevap insanlara hayranım! İmâm-ı A'zâm Hz'leri karşısındakileri fena dumura uğratmış. :)
YanıtlaSilCok akillica keske hep böyle hazircevap olabilsek 😊
YanıtlaSilBöyle akıllıca işler çok hoşuma gidiyor. Buna benzer bir hikaye var.
YanıtlaSilPadişahın biri: - ' Bana yalan söyleyebilene bir küpdolusu altınvereceğim! ' demiş.
Yalancılar, hemen saraya koşuşturup başlamışlar yalana ;
1.Yalancı: - ' Bir kuş, aslanı kapıp yuvasına götürdü.
' Padişah: - ' Bunun neresi yalan?..' - ' Kuş kartaldır, arslan da kuzu kadar minik bir yavru. Kaptı mı götürür tabii...!'
2.Yalancı: - ' Komşu ülkede bir eşeği kral yaptılar!..
Padişah: -' Ülkenin kralı, pencereden bakınırken tacı nı düşürmüş. Taç da pencerenin altındaki eşeğin başına geçmiş. Taç kimin kafasındaysa, kral o' dur tabii!..'
3.Yalancı: - ' Padişahım, ben gökyüzüne bir ok attım. Altı ay sonra geri döndü!'
Padişah:- ' Senin ok bir ağacın üstüne düşmüştür. Ağaç, sonbaharda yapraklarını dökünce, takılacak yer bulamayıp yere inmiştir.
' Böylece padişah, her yalana gerçek bir bahane bulmuş ve kimse padişaha bu yalandır dedirtememiş.
Ama bir gün :
BİR KAYSERİ' Lİ gelmiş;
- ' Padişahım, sen benim babamdan borç olarak bir küp dolusu altın almıştın. Şimdi geri almaya geldim.
Yalandır dersen ödülümü ver. Yalan değil dersen borcunu öde!..'
İki hikayede çok güzel.
SilBu hikaye de çok güzelmiş. Teşekkürler :)
Silİkna Sanatı..İçeriğe bakılırsa güzel kitapmış..Herkese lazım olan bişi..✔😊
YanıtlaSilOkuduğum kadarıyla güzel bir kitap :)
SilÇok güzel, hazırcevaplık ve ikna etme sanatının çok güzel örneği.
YanıtlaSilGerçekten bir sanat :)
Silİki cevap da reddedilemez. Ne güzel örnek. Eskilerde var asıl temel örnekler. Teşekkürler Arif :)
YanıtlaSilİlim ve irfan sahibi olmak böyle bir şey demek ki, Ece Abla :)
Sil