Mayıs ayının ortalarına doğru, bahar serinliğinin yerini güneşe bıraktığı, baharın coşkusunun kainata yayıldığı günlerdi. Dağlar, ovalar yeşilliğe bürünmüş, çiçekler kainatı süslerken, sular yuvasından taşmaya başlamıştı. Bu günlerden birinde, bir kozalak düşüverdi toprağa. Sımsıkı tutunduğu, ayrılacağını hiç düşünmediği dalından kopuverdi bir anda. Hiç beklemediği bir vakitti, her geçen dakika kozalaklar dalından kopup gidiyor, gidenleri görüyor fakat bir gün kendisinin de dalından kopacağını düşünmüyordu. Açılmaya başlayan pullarının güzelliğiyle övünüyor, açılan pulların toprağa gidişin habercisi olduğunu bilmiyordu. Uzun ince yapraklara kendisinden övgüyle bahsediyor, pullarının güzelliğini anlatarak kendini şenlendiriyordu. Derken toprağa düşme sırası kendisine gelmişti işte.
Çok etkileyici ve çağlar aşan bir yaklaşım. Keşke örnek alınabilse.
YanıtlaSilÇok akıllıca bir yanıt vermiş...
YanıtlaSilGüzel cevap vermiş.
YanıtlaSilHazırcevap insanlara hayranım! İmâm-ı A'zâm Hz'leri karşısındakileri fena dumura uğratmış. :)
YanıtlaSilCok akillica keske hep böyle hazircevap olabilsek 😊
YanıtlaSilBöyle akıllıca işler çok hoşuma gidiyor. Buna benzer bir hikaye var.
YanıtlaSilPadişahın biri: - ' Bana yalan söyleyebilene bir küpdolusu altınvereceğim! ' demiş.
Yalancılar, hemen saraya koşuşturup başlamışlar yalana ;
1.Yalancı: - ' Bir kuş, aslanı kapıp yuvasına götürdü.
' Padişah: - ' Bunun neresi yalan?..' - ' Kuş kartaldır, arslan da kuzu kadar minik bir yavru. Kaptı mı götürür tabii...!'
2.Yalancı: - ' Komşu ülkede bir eşeği kral yaptılar!..
Padişah: -' Ülkenin kralı, pencereden bakınırken tacı nı düşürmüş. Taç da pencerenin altındaki eşeğin başına geçmiş. Taç kimin kafasındaysa, kral o' dur tabii!..'
3.Yalancı: - ' Padişahım, ben gökyüzüne bir ok attım. Altı ay sonra geri döndü!'
Padişah:- ' Senin ok bir ağacın üstüne düşmüştür. Ağaç, sonbaharda yapraklarını dökünce, takılacak yer bulamayıp yere inmiştir.
' Böylece padişah, her yalana gerçek bir bahane bulmuş ve kimse padişaha bu yalandır dedirtememiş.
Ama bir gün :
BİR KAYSERİ' Lİ gelmiş;
- ' Padişahım, sen benim babamdan borç olarak bir küp dolusu altın almıştın. Şimdi geri almaya geldim.
Yalandır dersen ödülümü ver. Yalan değil dersen borcunu öde!..'
İki hikayede çok güzel.
SilBu hikaye de çok güzelmiş. Teşekkürler :)
Silİkna Sanatı..İçeriğe bakılırsa güzel kitapmış..Herkese lazım olan bişi..✔😊
YanıtlaSilOkuduğum kadarıyla güzel bir kitap :)
SilÇok güzel, hazırcevaplık ve ikna etme sanatının çok güzel örneği.
YanıtlaSilGerçekten bir sanat :)
Silİki cevap da reddedilemez. Ne güzel örnek. Eskilerde var asıl temel örnekler. Teşekkürler Arif :)
YanıtlaSilİlim ve irfan sahibi olmak böyle bir şey demek ki, Ece Abla :)
Sil